29 Temmuz 2014 Salı

Aşık Veysel Şatıroğlu Kimdir ? ( 1894 - 1973 )



          Aşık Veysel olarak bilinen Veysel Şatıroğlu Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde 25 Ekim 1894 yılında doğmuştur. Babası "Karaca Ahmet" olarak bilinir, annesi Gülizar Hanımdır. Geçimlerini çiftçilikle sağlıyorlardı. Aşık Veysel'in doğduğu zamanlarda Sivas'ta çiçek hastalığı salgını baş göstermişti. Bu hastalık yüzünden Aşık Veysel'den önce doğmuş olan iki kız kardeş vefat etmiştir.

         Aşık Veysel 7 yaşlarında iken Sivas'ta tekrar çiçek hastalığı salgını yaşanır ve Aşık Veysel bu hastalık yüzünden tek gözünü kaybeder. Diğer gözünü de vahim bir kaza sonucu kaybeden Aşık Veysel için babası diğer arkadaşlarıyla birlikte oynayamadığı için çok üzülüyordu. Bu yüzden Karaca Ahmet oğluna oyalanması için bağlama almıştır.Aşık Veysel bağlamayı ilk olarak babasının yakın arkadaşı Çamşıhılı Ali'den öğrenmiştir. Önceleri başka ozanların türkülerini çalan söyleyen Aşık Veysel, 40 yaşlarına doğru kendi eserlerini yazıp söylemeye başlamıştır. O yıllarda düzenlenen Aşıklar Bayramına Katılması ve Atatürk'e yaktığı ağıt Aşık Veysel'in namını artırmıştır.Aşık Veysel sadece kendi köyünde değil Türkiye'de de birçok yerde gezerek türkülerini söylemiştir.
   
        İki gözü de görmeyen Aşık Veysel'in anne ve babası bu duruma çok üzülüyor ve kardeşlerinin de Aşık Veysel'e bakamayacağını düşündüler. Bu sebeple Aşık Veysel'i evlendirmek isterler ve Aşık Veysel'i akrabaların kızı olan Esma Hanım ile evlendirirler.İlk doğan erkek çocuğunu kaybeden büyük ozan, daha sonra da anne ve babasını kaybederek yaşamla arası iyice bozuldu.

      Bir gün Aşık Veysel ve eşi Esma Hanım uyumak için yatağa girerler . Esma Hanım, Aşık Veysel uyuduktan sonra onu bırakıp başka biriyle kaçar. Koşarak köyden uzaklaşırken ayağına bir şeyin vurduğunu fark eden Esma Hanım pabucunu çıkarır ve bir tomar para ile karşılaşır. Aşık Veysel'in tüm parası oradadır.Aşık Veysel karısının kaçacağını önceden anlamış ve bende hakkı vardır yemek yaptı , sırtımı keselerdi, bana baktı, gittiği yerde kendini ezdirmesin diyerek bu parayı Esma Hanımın pabucunun içine koymuştur.

     Eşinin de bırakmasıyla Aşık Veysel 2 aylık kız çocuğuyla bir başına kalmıştır. Daha sonra bu kız çocuğu da ölmüştür. Aşık Veysel yaşadığı bu ızdırap dolu hayatı türkülere sarılarak bir nebzede olsa acılarını dindirmiştir.

    Eşinin gitmesi  ve çocuklarının ölmesinden sonra Aşık Veysel memleketi terk edip arkadaşları ile başka köye yerleşmişlerdir. Fakat orada da dolandırılıp bütün paralarını kaybetmişlerdir. Büyük ozan parasız pulsuz bir şekilde hayatını devam ettirir ta ki 1931 yılındaki Halk Şiirleri Bayramına kadar.  Halk Şiirleri Bayramı  ile Aşık Veysel'in hayatı bir anda maddi manevi güzelliklerle dolar . Gülizar adlı bir bayanla tanışır ve hayatlarını birleştirirler .

     Türkülerinde her türlü temayı işleyen Aşık Veysel 1941 - 1946 yılları arasında Köy Enstitülerinde bağlama ve halk türküleri dersleri de vermiştir.  1965 yılında TBMM'nin kararıyla maaş bağlanmıştır.

    Aşık Veysel hayatı boyunca neredeyse Türkiye'nin her yerindeki aşıklarla tanışmıştır. Ölümüne dek Aşık Veysel'i bir sürü aşık ziyaret etmiştir. Anadolu kültürünün temsilcisi, gözleri olmasa da gönül gözüyle gören  Aşık Veysel, öz Türkçeyi kullanışı , türkülerinin yalınlığı ile kendinden sonraki sanatçılara da büyük ekol olmuştur. Ayrıca doğaya olan sevgisiyle de bilinen Aşık Veysel, köyündeki ilk meyve ağacını yetiştiren ve bu yaptığı ile köylülere  örnek olarak yeni bir geçim kaynağı oluşturulmasını sağlamıştır.

    Anadolunun sesi, gönüllerin tercümanı, aşıkların babası olan Aşık Veysel 21 Mart  1973 yılında kansere yenik düşmüş ve hayatını yitirmiştir.




  Eserleri                    


Anlatamam derdimi    
Arasam seni gül ilen
Atatürk'e ağıt
Beni hor görme
Beş günlük Dünya
Bir kökte uzamış
Birlik destani
Çiçekler
Cümle âlem senindir
Derdimi dökersem derin dereye
Dost çevirmiş yüzünü benden
Dost yolunda 

         Dostlar beni hatırlasın
         Dün gece yar eşiğinde 
         Dünya'ya gelmemde maksat
         Esti bahar yeli
         Gel ey âşık
         Gonca gülün kokusuna 
         Gönül sana nasihatim
         Gözyaşı armağan
         Güzelliğin on para etmez
         Kahpe felek
         Kara toprak
         Kızılırmak seni seni 
  
        Küçük dünyam
        Murat
        Ne ötersin dertli dertli
        Necip
        Sazım
        Seherin vaktinde
        Sekizinci ayın yirmi ikisi
        Sen varsın
        Şu geniş Dünya'ya
        Uzun ince bir yoldayım
        Yaz gelsin
        Yıldız (Sivas ellerinde) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder